Gelecek İçin Hazır mısınız?

Gelecek İçin Hazır mısınız?

Son yıllarda hepimiz, her alanda, dünyadaki değişimin şaşırtıcı etkilerinden bolca bahsederken, Covid-19 pandemi süreciyle birlikte hem iş hem özel yaşamlarımız köklü bir dönüşüm geçirdi ve geçirmeye devam ediyor. Fütürist Raymond Kurzweil’in “Gelecek 100 yıl içerisinde 20 bin yıllık ilerleme gerçekleşecek” sözleri sanırım 2020 itibarıyla daha anlamlı hale geldi. Pandemi süreci alışkanlıklarımızı sarsıcı şekilde değiştiriyor. Şu an odağımızın ne olması gerektiğini, neyi nasıl yaparsak kendimizi veya şirketimizi geleceğe daha çok hazırlamış olacağımızı öngörmekte zorlanıyoruz.

Genellikle değişimden bahserken şirketlerin çalışanları hazırlamak için nasıl yaklaşması gerektiğine odaklanıyoruz, ancak şirketlerin bu imkanları sağlaması her zaman mümkün olmuyor. Bu süreçte işverenlerin, bir yandan şirketin sürdürülebilirliğini sağlarken bir yandan da olumlu çalışan deneyimi yaratmak konusunda ne kadar zorlandığını gözlemledik.
Öyleyse, “Birey olarak neler yapabiliriz, kendi geleceğimize nasıl hazırlanabiliriz”e odaklanmaya ne dersiniz?

Hiçbir şey göründüğü kadar karmaşık veya zor değil. Önceliği olanı kabullenmeye ve uyumlanmaya ve o an için yapılması gereken her neyse en iyi şekilde yapmaya verebiliriz. Okuduğum bir makalede insanın bütünsel gelişimi için yapması gerekenler anlatılıyor ve kim olduğumuz ve yaptıklarımızın kalitesinin tamamen bizim kontrolümüzde olduğundan, beklemenin veya şans dilemenin ötesinde aksiyonlar almamızın öneminden bahsediliyor. Geleceğe daha hazır olmak ve değişimle uyumlanmak için önemli bulduğum aşağıdaki soruları kendinize sormanızı ve bu konularla ilgili neler yapabileceğinizi düşünmenizi öneririm.

"Öyleyse, “Birey olarak neler yapabiliriz, kendi geleceğimize nasıl hazırlanabiliriz”e odaklanmaya ne dersiniz?"

Gelirinizin ne kadarını yaşamınızı daha iyi hale getirmek için kullanıyorsunuz?
Örneğin sağlıklı gıdalara, spora veya ev/ofis alanınızı iyileştirmeye; kitaplara, mentorluk veya koçluk almaya ne kadar ayırıyorsunuz veya ayırabilirsiniz? Araştırmalara göre Türkiye’de eğitim, eğlence ve kültür harcamaları giderlerimizin en düşük payını oluşturuyor. Kendi bütünsel iyiliğimiz için fırsatları ne kadar artırabilirsek ve değerlendirebilirsek hayatımızın olumlu anlamda dönüşümü için karşılığını fazlasıyla verebileceğini deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim.

Zamanınızın ne kadarını yeni şeyler öğrenmeye ayırıyorsunuz?
Çoğu zaman farkında olmadan sosyal medya vb. gibi dikkat dağıtıcı konulara çok zaman harcıyoruz. Bir gününüzü nasıl geçirdiğinizi düşünün. Kitap okuyor musunuz? Veya online kurslara katılıyor musunuz? (Pandemi sürecinin belki de en negatif olmayan etkilerinden biri, hızlı dijitalleşme ile her şeye online olarak ulaşmamızı kolaylaştırması oldu. Eskiden eğitim, spor veya etkinliklere katılmak için çok daha fazla vakit harcamak zorunda kalırken, şimdi yollara düşmeden, trafiğe girmeden oturduğumuz yerden her şeye ulaşabiliyoruz.) Çalışırken bile zamanınızı öğrenmeye dayalı biçimde geçirmek çok önemli. Yukarıda bahsettiğim makale zamanımızın yüzde 20’sini günlük iş operasyonlarına ayırıp yüzde 80’ini öğrenmeye, kendimizi geliştirmeye, dinlenmeye ayırdığımızda iş konusunda da çok daha yaratıcı ve değer katabilen insanlar olabileceğimizden bahsediyor. Bu oran Türkiye’deki çalışma standartlarına göre fazla görünse de günümüzü yapabileceğimiz en iyi şekilde planlamak, değerlendirmek bizim elimizde. Kendinizi nasıl geliştirebileceğiniz konusunda Edx’ten güzel bir eğitim önerebilirim: “Unlocking your employability”. Bu kursta kişisel ve profesyonel gelişiminiz için neler yapabileceğiniz, becerilerinizi potansiyel işverenlere nasıl pazarlayabileceğiniz, kariyer başarınızı nasıl maksimize edebileceğiniz anlatılıyor. İş hayatında tercih edilmek istiyorsanız yaşam boyu öğrenme kaçınılmaz ve bunun için çok para harcamanız da gerekmiyor, günümüzde bilgiye ulaşmak her zamankinden daha kolay.

Dünyanın iyiliği için ne kadar sorumlu hissediyorsunuz?
Motivasyonumuzu almaktan vermeye kaydırmak oldukça önemli. Son yıllarda sivil toplum kuruluşlarının sayısı oldukça artmış olsa da Charities Aid Foundation (CAF) tarafından her yıl hazırlanan Dünya Bağışçılık Endeksi’nin (World Giving Index) 2018 raporuna göre Türkiye gönüllülük için harcanan zamanda yüzde 9 ile 146 ülke arasında 126. sırada yer alıyor. İnsanlardan veya yaşamdan bir şeyler beklemek yerine “Bu dünya için, çevre için, insanlar veya diğer canlılar için ben neler yapabilirim?” diye düşünmek ve aksiyon almak belki de iç huzurun en güzel yolu. Daha iyi bir dünya ve daha iyi bir toplum yaratmak için katkı sağlamaya ne dersiniz?

Neye ulaşmak istediğinizin farkında mısınız?
Her şey bu kadar hızla değişirken isteklerimiz, hedeflerimiz de yolunu kaybedebilir. Bu yüzden gerçekten ne istediğimizin daha farkında olarak ilerlemek bir çözüm olabilir. Mevcutta sahip olduğunuz veya olmak istediğiniz şeylerle ilgili daha derin düşünün, bir şey hedeflediğinizde sorgulayın ve “derinlerdeki nedeni” bulun. “X alanında çalışmak istiyorum. Neden? Çünkü X alanı özgür hissetmemi sağlıyor.”, “Özgür hissetmek benim için neden önemli?” gibi, verdiğimiz her cevabın nedenini derinleştirdiğimizde gerçeğe daha çok yaklaşıyoruz. Genellikle beşinci defadan itibaren daha derinde bir nedene ulaşırız, bu noktadan sonra hedefinize ulaşmak için yolunuzu çizebilirsiniz.