Bir Bilene Sormaya Ne Dersiniz?

Bir Bilene Sormaya Ne Dersiniz?

İş dünyasından bahsedilen her ortamda konu mutlaka bir yerde hıza, değişime, dönüşüme, rekabetin koşullarının ağırlaştığına geliyor. Şartlar değişse de, değişmeyen beklentiler hep var; iş stratejilerinin dolaylı ya da doğrudan sağlamaya çalıştığı asıl amaç “kârlılığın süreklilik arz etmesi”. Bu durumda her şey değişirken şirketlerin de bunun farkında olup, gelişime, öğrenmeye, inovasyona açık olmaları bekleniyor; sadece varlığını sürdürebilmek için dahi bu kaçınılmaz. İnsan yaşamını ele alalım, sadece düşünerek veya kitaplardan bir şeyler okuyarak ne kadar gelişebilirsiniz? Çoğumuz üniversite eğitimlerimizi tamamladıktan sonra dahi master, sertifika programları veya benzeri birçok eğitime devam ediyoruz, daha çok şey bilmek istediğimiz her konuda işin uzmanı olan kişilere, kurumlara başvuruyoruz. Kimimiz sadece kişisel gelişim, kimimiz rekabette öne çıkmak, terfi etmek veya daha çok kazanmak için yapıyoruz. Şirketlerin de bu noktada insanlardan bir farkı yok aslında, organizasyonlar da yaşam döngülerini sürdürülebilir kılmak, gelişmek için dış kaynaklara ihtiyaç duyuyorlar. Bireysel veya kurumsal yaşam içindeyken, üçüncü bir bakış açısı en az ihtimalle şöyle bir durup bazı şeyleri yeniden değerlendirmemizi sağlıyor.

Farklı bir bakış açısının en önemli kaynaklarından birisi de danışmanlık sektörü. Cirosuna oranla katma değeri en yüksek sektörlerden birisi olan danışmanlığın, dünyada yaklaşık 400 milyar dolar pazara sahip olduğu söyleniyor. Danışmanlık firmaları, yönetim danışmanlığı ve ik danışmanlığı temellerinde, stratejik yönetimden; yatırım planlama, finansal yönetim, operasyon yönetimi, proje yönetimi, insan kaynakları yönetimi, verimlilik yönetimi ve yönetim sistemlerine kadar birçok alanda ve daha spesifik konularda da fayda sağlayabiliyor. Türkiye’de de hem global hem yerel düzeyde hizmet veren çok sayıda danışmanlık firması bulunuyor. Ülkemizde uluslararası danışmanlık firmalarının artmasıyla dünyadaki en iyi ve en yeni uygulamalara ulaşılması daha da kolaylaştı. Tabii ki güçlü bilgi ve tecrübelerini dünyayla paylaşarak sektörün kalkınmasına katkı sağlayan çok değerli Türk danışmanlarımız olduğunu da eklemem gerekiyor. Yine de kendi iç kaynaklarıyla birçok konunun üstesinden gelmek isteyen şirketler çoğunluğu oluşturuyor, bu noktada şirkete dışarıdan bakan bir danışmanın içerideki gözlerden farklı neler sağlayabileceğine kısaca değinmek istiyorum.

Belirli bir plan dahilinde çalışılmasına öncülük eder. Başlıca etkisi, hedeflerin netleştirilmesi ve bu hedeflere belirli bir zaman ve kaynak planıyla ulaşılması konusundadır. Genellikle kendi çalışanlarıyla yola çıkan şirketleri başarısızlığa götüren kritik etken, hedef ve planların olmaması veya uyulamamasıdır. Danışman burada üst yönetim ve çalışanlar arasında köprü vazifesi görür.

"Yukarıda bahsettiklerim konuyu daha belirgin ve görünür kılmak adına genel bazı ortak paydalar. Danışmanlık alanlarının çeşitliliği ve sağladığı katma değeri net bir çerçeveye sığdırmak çok gerçekçi olmazdı."